Coronavirüs furyası aldı başını gidiyor. Haliyle çok fazla da soru geliyor. Bu konuyu “kıyamet senaryosu” haline getirip bu virüsü “dabbetül arz” mevkisine çıkaranlar olduğu gibi, “Ameriga’nın oyunu” deyip bacak bacak üstüne atanlar da bir hayli fazla.
İşin aslına bakılırsa, bu salgın geçmiş yıllarda yaşanan ve milyonlarca kişinin ölümüne sebep olan büyük salgınlara göre çok daha basit bir salgın. Ölüm oranlarına ve hastalığa yakalandıktan sonra iyileşme oranlarına bakıldığında olayı felaket senaryosuna çevirmek, elbette toplum yönetimi konusunda uzmanlaşmış, kitleleri istediği yönde sürükleyebilen odakların marifetidir. Nitekim sigara, masumların üzerine atılan bombalar ve daha birçok insan eli ile meydana gelen ölümlerin olduğu dünyada
“Koronavirüs”, etrafına kör olmayanlarca çok da endişe uyandırmayacak bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Salgın var mı, var. Basit bir şey mi, değil. Çin, İran ve İtalya gibi ülkelerden gelen haberler olayın bir başka yüzü. Tüm bunlar karşısında nasıl davranmak gerekir, ne yapmak gerekir, yazalım…
Öncelikle koronavirüs de bir “grip” virüsü. O yüzden birçok vaka bu virüsle karışıyor, karışacaktır. Her burnu akan, her öksüren soluğu acilde alacaktır, böyle yapmayın. Aciller, bütün bu şikayetleri taşıyan hastaların ortak alanı olacağından, acilde bu hastalık sizde yoksa da bulaşma ihtimali daha yüksek olacaktır. Bu belirtiler görünse bile sakince evinize çekilin, kendinizi bir süre izole edin. Bu süreçte maske takın ama bu belirtiler yoksa maske takmanıza gerek yok çünkü maskeler hastalığın bulaşmasını önlemez.
Sizde varsa yayılmasını bir miktar engeller.
Bu süreçte bağışıklık sistemine her zamankinden daha çok önem verin. Çörek otu, zerdeçal, meyan, ginseng gibi bitkileri kullanın, bitki çaylarına önem verin. Hacamat da bağışıklık sistemini güçlendiren en önemli tedavilerden birisidir. Bahar girişinde hacamat olun. Bağışıklığı güçlü olanlar, virüs bulaşsa bile grip semptomları ile kısa sürede hastalığı atlatacaklardır.
Özellikle burun akıntısı, yüksek ateş, kuru öksürük ve nefes darlığı varsa, yaşlılardan, bebeklerden ve bağışıklık sistemi hastalığı olanlardan uzak durun. Aynı ortamı paylaşmamaya çalışın.
Onun dışında, ellerinizi alkol bazlı antiseptikler ve kimyasal deterjanlarla değil, doğal sabunlar ve doğal antiseptik özellikli yağlar ile temizleyin. Koronavirüs paranoyası yüzünden cilt floranızı alt üst edip cilt hastalıkları ile baş başa kalmayın.
Şu anki vakada sakin olmak, temizliğe dikkat etmek, bağışıklığı güçlü tutmak yeterlidir. Her halukarda hastanelerden mecbur kalmadıkça uzak durmayı, AVM’leri mesken edinmemeyi öneriyoruz. Bu salgın olsa da olmasa da hep söylediğimiz şey. Eğer Türkiye’de vakalar yaygınlaşırsa elbette önlemleri artırmak gerekecektir. Her halukarda salgınların ve diğer afetlerin üst üste başımıza gelmesini dert edinmek değil, neden geldiğini dert edinmek daha önemli, anlayana…