Her zaman mücadele ettiğimiz sağlığa dair yanlış algılar ve uygulamalar, koronavirus salgını ile tekrar gündeme geldi ve hafızalara ciddi anlamda kazınacak şekilde içselleştirildi.
Dün eve girerken babası bahçedeki korkuluklara dokunan çocuğunu azarlıyordu: “Değme sağa sola, her tarafta hastalık var zaten” diye… Bugün haber sitelerinde parklarda koşu yapan, yürüyüş yapan insanlar fotoğraflanıp eleştiriliyordu. Yaşlıların hakeza can damarı olan güneş ve hareket özgürlükleri tamamen yok edildi. 2 3 saniyede bir kolonya ile çatlamış ellerini silen çalışanların manzaraları her yanı kapladı. Temizlik hastalarına gün doğdu, yoğun olarak hazırladıkları kimyasal zehirlerle evlerin altını üstüne getirerek, evden çıkamayan çocukların gün boyu solumak zorunda kalacağı kimyasal bomba şenliklerine başladılar.
Bu furya biter bitmez, muayenehaneler ve hastaneler astım krizleri ve egzama gibi cilt hastalıkları ile, atakları artan romatizmal hastalıklar ile, alerjiye dair her türlü şikayetlerle dolup taşacak. Yanlış yapıyoruz…
Ciltte siz isteseniz de istemeseniz de bakteriler, mantarlar ve virüslerin oluşturduğu bir medeniyet yaşıyor. Biz buna “cilt florası” diyoruz. Bu bakteriler, siz onlara iyi baktığınızda cildinizi yabancı mikroplar ve diğer maddelere karşı koruyor. Çocuklarımızı bir yerlere dokunmaktan sakındırmak ve hijyen takıntısı, floraya ciddi anlamda zarar vermektedir. Kimyasallarla sık müdahale edildiğinde ise bu flora yerini arsız fırsatçı mikroplara bırakıyor ki, cilt hastalıklarını oluşturan en büyük etkenlerden birisi de bu durum… Daha önce de yazdığım gibi gül suyu, sirke ve karbonat gibi doğal malzemeler temizlikte ve antisepside kullanılabilir. Sık sık el yıkama mevzusunda, doğal sabunların tercih edilmesi, bahsettiğimiz sıkıntıları minimize etmek için en uygun çözümdür.
Kapalı ve havasız ortamda zararlı mikroplar daha hızlı yayılır. “Sokağa çıkmayın” demek, AVMlere gitmeyin, gereksiz alışverişleri bırakın, insanlarla teması “geçici süre” azaltın demek… Ama bence insanlar doğal yaşamdan alıkonulmamalı. Köyde, kırda, ormanda, doğal ortamlarda yürüyüşler, temiz hava almak için çeşitli bireysel etkinlikler devam etmeli.
Yaşlı teyzelerimiz ve amcalarımız belki koronadan etkilenmeyecekler ama şu anki ruh hallerini tahmin edebiliyor musunuz? Psikolojik travmadan ve hareketsizlikten dolayı hasta olup belki çoğu korona salgını bitmeden ölecek. Bence insandan uzak, şehirden uzak mekanlarda temiz hava ve hareket edebilecekleri ortamlar sunulmalı.
Evlerinizde yirmi dört saat televizyonun açık olması, yirmi dört saat tulum giymiş personeller, sokak ortasında ölen insanlar, karantinaya alınmış hastane görüntüleri izlemek ruh sağlığınıza aykırıdır. Ellerimizden ve çocuklarınızın ellerinden teknolojik aletleri kaldıralım, daha çok kitap, daha çok tefekkür ve daha çok duaya sarılalım. Bilmeliyiz ki başımıza gelen musibetler kendi ellerimizle yaptıklarımızdan kaynaklanmaktadır.