"Hocam bana bi' mide koruyucu yazıver"
Her gün duymaya alıştığımız cümle biz doktorlar olarak...
yazalım da midelerimiz korunsun! Ne yersek yiyelim "pambuk" gibi olsun midelerimiz... Anlamaya çabası olana anlatmaya çalışıyoruz bazen ama çoğusu için yılların alışkanlığını bozmak zor.
1. Mide asidi, besinlerin midede sindirimi için olmazsa olmazdır. Mide asidini azaltan ilaçlar, sindirimi sekteye uğratır. Mide asidi yeterince fazla olmazsa besinlerin bağırsağa geçişi azalır, pankreas ve safra salgıları yeterince salgılanamaz. Duodenum (onikiparmak bağırsağı, mide ve bağırsağın kesiştiği yer) pankreas ve safra salgıları ile yeterince nötrlenemediği için (asitliği azalmadığı için) mideye zarar veremeyen asit, onikiparmak bağırsağına zarar verir ve burada ülsere neden olur. Belki mide bir süre rahatlar abcak bir süre sonra daha aşağıda ülserleşme olacağı için sıkıntılar katlanarak yeniden merhaba der.
2. Yukarıdaki mekanizmaya bağlı olarak safra salgısının uyarılması, mide asidinin azlığına bağlı olarak azalacağı için safra kesesinde durağanlaşan sıvı katılaşmaya ve taş üretmeye başlar.
3. Midede yanmanın asıl sebebi mide asidinin fazla olması değil, mide koruyucu tabakasının bir şekilde zayıflamasıdır. Buna stres, yanlış beslenme gibi birçok durum katkı sağlar.
4. Mide asidini azaltmak, midenin meşhur mikrobu Helicobacter Pylorinin yaşaması için uygun bir ortam sağlar. Bu bakteriler zaten kendileri bazik bileşiklerle yaşadığı ortamda asidi azaltmaya çalışırlar. Biz de "mide koruyucu (!)" kullanarak ekmeğine yağ sürmüş oluruz.
5. PPI'lar (namı diğer mide koruyucular) mide asit salgısını azalttığı için mide, kendi asidini korumak için beyne uyarı vermek ister. Bunun için sürekli "kendi asidimi artır" anlamına gelen "gastrin" hormonunu salgılar. Bu durumun mide kanserinin en önemli sebeplerinden biri olduğu bilinmektedir. Yani PPI'lar mide kanseri yapıyor desek yanılmış olmayız.
6. Mide asidi, besinlerle birlikte alınan zararlı mikroplardan kurtulmanın en doğal yoludur. Bu bakteriler midenin güçlü asidine dayanamaz. Mide asidi azalan vücut enfeksiyonlara daha açık hale gelir.
7. Mide asidi azaldığında proteinler, karbonhidratlar ve yağların sindirimi sekteye uğrar. Yapıtaşlarına ayrılmayan bu moleküller, vücut için yararlı hale gelemezler. Yani tıka basa yemek yemesine rağmen vitamin eksiği olan toplumun sorunlarından birisi de mide asidine müdahaledir. B12 vitamini mide asidi eksikliğinde emilemez, demir emilemez tüm bunların eksikliği (en başta da kansızlık) görülür.
8. Yukarıda bahsettiğimiz 6. ve 7. maddeyi birleştirince yeni ve daha kapsamlı bir sorun daha ortaya çıkar: mide asidi eksikliğinde yeterince sindirilemeyen proteinler, yine bu sebepten öldürülemeyen zararlı mikropların bağırsaklarda aşırı birikmesi nedeniyle "geçirgen bağırsak sendromuna" yol açması nedeniyle kana geçmeye başlar. Yapıtaşı beklerken büyük protein moleküllerini gören bağışıklık sistemi hücreleri, bu molekülleri tanıyamayarak alerjik tepkiler oluşturmaya başlar. Bu moleküllere savaş açması, vücut genelinde yangı ve binbir türlü otoimmün (başığıklık sistemi/romatizmal) hastalıklar anlamına gelir.
9. Mide asidinin yok edemediği ve bağırsaklarda aşırı çoğalan "kötü huylu" bakteriler sürekli bağırsak problemlerinin görüldüğü "irritabl bağırsak sendromu" rahatsızlığına sebep olur. Bu rahatsızlıklar: şişkinlik, gaz, kabızlık, ishal vb'dir. Ayrıca "iyi huylu" bazı flora bakterilerinin de yaşaması için uygun ortam asit baz sisteminin bozulmasıyla yok olur.
10. Reflü ile astım birbirine genelde eşlik etmektedir. Reflü (ağza acı su gelmesi) bazı mekanizmalarla bronş daralmasına sebep olarak astımı tetiklemektedir.
11. PPI açılımı "proton pompa inhibitörü"dür. Bu ilaçlar mide asidi üreten mide paryetal hücrelerindeki "proton pompalarını" yani asit pompalarını bloke ederek iş görürler. Ancak bu pompalar vücudun elektrik santrali mitokondrilerde de bulunmaktadır. Bunlar bloke olduğunda vücudun enerjisi azalır, sürekli halsizlik ve yorgunluk kaçınılmazdır. PPI'lar bazı yararlı bakterilerin proton pompalarını da inhibe ederek öldürür. Nötrofil adı verilen bağışıklık hücreleri de bu sistemi kullanır, dolayısıyla bağışıklık bir de buradan darbe alır. Beyin de "proton pompa sistemini" kullanan hücrelerin etkilenmesine sebep olarak alzheimere kadar giden yol açılmış olur.
12. Mide asidi baskılandığında, mide eski asit düzeyine ulaşmak için gastrin salgılar, bu mide asidi üreten paryetal hücre sayısını giderek arıtırır. Bu ise ilaç kesildiğinde daha fazla asit salgısı, daha fazla yanma daha fazla reflü demektir.
13. Ayrıca, damar duvarlarını bozarak kalp damar hastalıklarına, adenozin düzeyini artırarak ve florayı bozarak crohn ve ülseratif kolit gibi inflamatuar bağırsak hastalıklarına, böbrek hastalıklarına ve belki bilmediğimiz birçok hastalıklara yol açmaktadır.
Gelelim sonuca; biz mide rahatsızlıklarının mide asidinin fazla olmasından değil, az olmasından kaynaklandığını düşünerek mide asidini artırıcı, mide koruyucu tabakasını güçlendirici ve doğru beslenmeyi öğretici tedaviden yanayız.
Umarım bu ilaçlarla midenizin korunmadığını tüm vücudunuzun harap olduğunu anlamışsınızdır.