Günümüz tıbbının en büyük çıkmazlarından birisi de takviyeler... Demirin eksik demir verelim, D vitaminin eksik D vitamini verelim, hatta eksik bile değil ama muhtemelen eksilir yine de verelim... Asırlardır insanoğlu takviye vitaminler ve mineraller olmadan yaşadı. Eski hikayelerde D vitamini kullanan, omega 3 kapsülü ile güç bulan bir kahraman okumadık. Peki nereden çıktı bu furya? Kullanmayan toplumdan tecrit edilecek neredeyse... Neden insanlarda türlü vitamin eksiklikleri ortaya çıkıyor?

Birinci sebep dinlendirilmeyen, toksik kimyasal tarım zehirleri ile bulanan, genetiği değiştirilmiş tohumlar ekilen toprak bize eskisi gibi vitamin ve mineralce zengin ürünler vermiyor.

İkinci sebep, çöp gıdalar, kimyasal ilaçlar, un ve şeker temelli bozuk düzen beslenme ile bozulan bağırsak sağlığı, vitamin ve minerallerin kana emilememesine sebep oluyor.

Üçüncü sebep, endüstriyel yaşamın vücudumuzu sardığı toksinleri atmak için metabolizmamız daha çok mineral ve vitamin kullanıyor.

Dördüncüsü ise bazı hastalıklar nedeni ile vücuttan mineral ve vitaminlerin atılımının artmasıdır.

Tüm bunlardan sonra sebepleri ortadan kaldırmadan dışarıdan sentetik vitaminlerin desteğine ihtiyaç duymak, ancak yanlış giden durumları değiştirmeye mecali olmayan zevkine düşkün insanoğlunun ve ilaç endüstrisinin işine geliyor. Taşıma suyla da değirmen dönmüyor... Çözüm bellidir... Olabildiğince doğal ortamda ilaçsız yetiştirilmiş gıdalarla beslenmek, mide ve bağırsak sağlığını yeniden kazandıracak tedaviler yapmak, çöp gıdalardan uzak durmak, beslenme ilkelerine riayet etmek, şehir hayatından mümkün olduğunca kaçmak, temiz hava, bol güneş ışığı ve olabildiğince toprak ve doğayla temas... Gerisi hikaye...